2023'te başarını katlamak için yeni stratejileri takip et →
Merhaba dostlar. Yepyeni bir seri ile karşınızdayım. Daha önce tercihe dair birkaç güzel şey karalamış olsam da geniş kapsamlı bir yazım olmamıştı. Pratiğe yönelik bir yazı bekliyorsanız önceki tercih rehberine göz atabilirsiniz. Ben de 2016 tercih döneminde size yardımcı olabilecek yazıları sırasıyla paylaşacağım. Bahsetmemi istediğiniz konuları yorum olarak bırakabilirsiniz.
Bu yazıda size, tercih dönemini nasıl atlatabileceğinizi, ailenin ve çevrenin baskısını, kazanmalı mı tekrar mı hazırlanmalı, başarılı bir insanın bakış açısı nasıl olmalı konularını anlatacağım. Hayata dair bazı acı gerçekleri de bulacaksınız. Koltuklarınızı rahat bir pozisyona alıp çay kahve ne seviyorsanız hazır edin. Sizinle bir abi kardeş kahve muhabbeti yapalım :)
Önce, bu düşünceye varmanıza sebep olan olası senaryoları konuşalım.
-YGS'de istediğinizi elde edemeyip LYS'de de benzer bir sonuç aldıysanız,
-Diğer bir durum da YGS'de güzel bir sonuç elde edip LYS'de gerilediyseniz,
-Sıralama geldi ama girer misiniz bilmiyorsanız...
Durumunuz ne olursa olsun bu yazı hepiniz için olacak.
Bir diğer önemli gerçek şu, çalışmaktan hiçbir zaman kurtulmayacaksınız. Peki neden? Biyoloji derslerinde öğrettilerse eğer, hayat her zaman bir güç mücadelesidir. Zayıf olan elenir, güçlü olan ayakta kalır (doğal seleksiyon). Siz güçlü olan mısınız? Güçlü olmak için üniversite sınavını kazanmalı, üniversitede başarılı olmalı, kendinizi geliştirmeli, iyi bir işe girmeli, sağlam bir kariyer yolculuğu sürmelisiniz. Tek yol bu olmasa da başarılı olmanın en kolay yollarından birisi bu. O yüzden bu bir tavsiye değil, zorunluluk. Biliyorum, acı bir gerçek. Eğer bu perspektiften bakarsanız her şey daha gerçekçi olacak. O yüzden önce "şu tercihler geçsin rahatım" diyerek kendinizi kandırmayın. Hayat zorlu olacak ama unutmayın, yetenekli denizciler asla durgun denizlerden çıkmaz. Zorluğu kucaklayın.
Başarılı olmaya çalışmam gerektiğini söylüyorsun ama sıralamam kötü? diye soracak olursan; hayatta her şey çoğu zaman istediğin gibi gitmez. En mükemmel ders planını yaptın sanırsın, bir karın ağrısı çıkar daha başlamadan bozulur planlar. Şimdi ise elimizde pek de istemediğimiz bir sonuç var. Belki bu sene istediğin yere giremeyeceğinden eminsin; belki de düşük bir ihtimal veriyorsun. Bunlar olağan şeyler, önce bunu fark et. Bu durumda olan sayısız öğrenci var. 4 bindeki de 400 bindeki de hesap kitapla uğraşıyor, oradan mı tuttursam buradan mı diye. Bunlar tercih döneminin klasik telaşlarıdır :)
Tercih döneminin, daha da önemlisi hayattaki zorlukların üstesinden başarıyla gelmek istiyorsan bakış açın şöyle olmalı: "Bu durumu düzeltmek için ne yapmalıyım?" Bırak sınav sonucuna üzülmeyi, bırak şu kadar daha çalışsam şöyle olurdu demeyi. Ona buna dertlenmek işe yaramaz, bin dert bir sorun çözmez.
Sıralamanla ilgili duruma geri döneceğiz. Şimdi meselenin diğer mühim yanlarına bakalım.
Sana tavsiyem, herkesten uzaklaş. Sıralaman iyiyse ille tıp yaz diyenler çıkacaktır. Kalem aldığım kırtasiyedeki abi bile tıp yaz tıp diye yırtınıyordu :) Sıralaman istediğin gibi değilse bile yine bir şeyler diyeceklerdir. Bilmem kimin çocuğundan bahsedeceklerdir çünkü bizim insanımız her konuda uzman(!).
Ne olursa olsun, karar senin. Onların dediğini yaparsan okuyacak olan sensin, onlar değil. Ben senin yalnız başına kalacağın bir yere gitmeni ve acele etmeksizin, uzun uzadıya düşünmeni istiyorum. Yanına bir kağıt kalem alıp düşüncelerini ona dökebilirsin. Hesap kitap yapabilirsin. Ne olursa olsun bunları kendin yap, kararını ver.
Bir sonraki yazının konusu: Tercihte birden fazla meslek yazmayı düşünenler için meslek tercihinden bahsedeceğim. Çevrenin tıp baskısından da söz edeceğim.
Bahsetmemi istediğin konuları buraya yorum olarak bırakabilir, Facebook sayfasından bana ulaşabilirsin.
Bir sonraki yazıya dek,
Sınavı-Yerim Anketini doldurmayı unutma: TIKLA
Bu yazıda size, tercih dönemini nasıl atlatabileceğinizi, ailenin ve çevrenin baskısını, kazanmalı mı tekrar mı hazırlanmalı, başarılı bir insanın bakış açısı nasıl olmalı konularını anlatacağım. Hayata dair bazı acı gerçekleri de bulacaksınız. Koltuklarınızı rahat bir pozisyona alıp çay kahve ne seviyorsanız hazır edin. Sizinle bir abi kardeş kahve muhabbeti yapalım :)
Önce, bu düşünceye varmanıza sebep olan olası senaryoları konuşalım.
-YGS'de istediğinizi elde edemeyip LYS'de de benzer bir sonuç aldıysanız,
-Diğer bir durum da YGS'de güzel bir sonuç elde edip LYS'de gerilediyseniz,
-Sıralama geldi ama girer misiniz bilmiyorsanız...
Durumunuz ne olursa olsun bu yazı hepiniz için olacak.
Gerçekte durum ne?
Önünüzde zorlu bir karar var. Buna "hayatından bir seneyi feda etmek" olarak bakanlar var. Arkadaşlarından bir sene geri kalacağını düşünenler var, onlar gezip tozarken size kahkahalar atacaklarını düşünmeniz de mümkün (her ne kadar absürt olsa da). Size gerçeği en baştan söyleyeyim. Üniversiteye girmek demek hayatın sırrını elde ettiniz demek değil. Sonsuza kadar mutlu ve başarılı olacaksınız demek değil. Dersten, sınavdan kurtuldunuz demek değil. Bir şeylerden kurtulacağınıza dair inancınızı bir kenara bırakın. Bu yanlış düşüncelerle kendinizi yoruyorsunuz.Bir diğer önemli gerçek şu, çalışmaktan hiçbir zaman kurtulmayacaksınız. Peki neden? Biyoloji derslerinde öğrettilerse eğer, hayat her zaman bir güç mücadelesidir. Zayıf olan elenir, güçlü olan ayakta kalır (doğal seleksiyon). Siz güçlü olan mısınız? Güçlü olmak için üniversite sınavını kazanmalı, üniversitede başarılı olmalı, kendinizi geliştirmeli, iyi bir işe girmeli, sağlam bir kariyer yolculuğu sürmelisiniz. Tek yol bu olmasa da başarılı olmanın en kolay yollarından birisi bu. O yüzden bu bir tavsiye değil, zorunluluk. Biliyorum, acı bir gerçek. Eğer bu perspektiften bakarsanız her şey daha gerçekçi olacak. O yüzden önce "şu tercihler geçsin rahatım" diyerek kendinizi kandırmayın. Hayat zorlu olacak ama unutmayın, yetenekli denizciler asla durgun denizlerden çıkmaz. Zorluğu kucaklayın.
Başarılı olmaya çalışmam gerektiğini söylüyorsun ama sıralamam kötü? diye soracak olursan; hayatta her şey çoğu zaman istediğin gibi gitmez. En mükemmel ders planını yaptın sanırsın, bir karın ağrısı çıkar daha başlamadan bozulur planlar. Şimdi ise elimizde pek de istemediğimiz bir sonuç var. Belki bu sene istediğin yere giremeyeceğinden eminsin; belki de düşük bir ihtimal veriyorsun. Bunlar olağan şeyler, önce bunu fark et. Bu durumda olan sayısız öğrenci var. 4 bindeki de 400 bindeki de hesap kitapla uğraşıyor, oradan mı tuttursam buradan mı diye. Bunlar tercih döneminin klasik telaşlarıdır :)
Tercih döneminin, daha da önemlisi hayattaki zorlukların üstesinden başarıyla gelmek istiyorsan bakış açın şöyle olmalı: "Bu durumu düzeltmek için ne yapmalıyım?" Bırak sınav sonucuna üzülmeyi, bırak şu kadar daha çalışsam şöyle olurdu demeyi. Ona buna dertlenmek işe yaramaz, bin dert bir sorun çözmez.
Sıralamanla ilgili duruma geri döneceğiz. Şimdi meselenin diğer mühim yanlarına bakalım.
Ailenin ve Çevrenin Düşünceleri...
Ailenizin ve çevrenin düşüncelerini dert ediniyorsun; beni desteklemiyorlar, neresi tutarsa git dediler diyerek. Eğer sen diğer insanlar üzerinde etki bırakmak istiyorsan, sözün geçsin istiyorsan, söylediklerine saygı duyup kurcalamasınlar istiyorsan önce kendin inanacaksın söylediğine. "Ben diş hekimi olabilirim çünkü amcam diş hekimi." demek var, "Geleceğin diş hekimi benim, çok güzel bir mesleğim ve hayatım olacak. Ne olursa olsun o okula girip bu mesleği okuyacağım." demek var. Kararlı olursan önünde hiçbir engel duramaz. Her gün bombalanmaktan yıkıntıya dönmüş şehirlerden sınav birincileri nasıl çıkıyor sanıyorsun?
Şunu anlayın, eğer ailenizin sizi bir sene daha okutacak fırsatı yoksa oturup beraber çıkar yolu bulmalısınız. Ama sırf sırf strese girmek istemiyorlar diye, herhangi bir yer tutuyor diye böyle diyorlarsa bu onların düşüncelerini bir kağıt tomarına sarıp çöp kutusuna basket atabilirsiniz.
Bunun bir de arkadaş boyutu var. Herkes kazanıp gidiyor düşüncesi. Onların kazandıktan sonra hayatlarının dört dörtlük olmadığını zaten hayatın hiçbir zaman öyle olmadığını anlatmıştım. Blogu ve yorumları takip edenler bilir, zamanında düz liseden mezun olup ikinci kez girmeye karar verdiğimde düşük seviyeli bir okula giren bir kız arkadaşım "O puanla girmeyip salaklık yapmışsın." dedi. Bu onun bakış açısı, onun sınırlarıydı. Ben ne yaptım? "Sene sonunda göreceğiz kim salak ;)". Kendimi ona kanıtlamama gerek yoktu, ben sadece kendime olan güvenimi yansıtıyordum.
Tercihte ben ne yaptım?
İTÜ'nün sıralaması benim seviyem için acayip yüksek görünüyordu. Bana yüksek değildi ama insanlar benim kazanmamı imkansız olarak görüyordu. Başarı konusunda gözüm doymadığı için ben bilgisayar mühendisliğini hem de ingilizcesini okumak istiyordum. Yakın bir hocama bahsettiğimde umursamayıp türkçesini hedeflememi söylemişti. Yine aynı durum; bu onun sınırları, onun bana çizmeye çalıştığı sınırlar. Ailem bana her zaman destek olmuştu ama 50 bininci olup, 6 bine girmek için tekrar hazırlanıyorum ve gireceğim dediğimde başta inanamamışlardı. Bana inanan tek kişi vardı, kendim. Bu da yeterliydi. YGS sonuçları açıklandığında 10 bin gelse nasıl olur dediğimizde sonuç sayfasında ilk 3 bini görünce yaşadığımız keyfi anlatamam. İnsanlar kararlılığınızı görünce etkileniyor ama onları asıl ikna eden ellerine tutuşturduğunuz sonuç kağıdı. Ben ilk çalışmaya başladığımda da 3 binle tercih yaparken de biliyordum İTÜ'nün benim olacağını :)
Mezuna kalıp tekrar hazırlanmak çok mu iyiydi? Hayır, çok zorluydu. Hiç tökezlemedim mi? Evet, hem de defalarca. Mezuna kalmanın zorluklarını başka bir yazıda anlatmıştım.
Sen ne yapabilirsin?
Hikayemdeki kilit noktayı fark ettin mi? Kendine olan inanç. Eğer sen gelecekte ne olmaya karar verdiysen ve şuanki sıralaman buna elvermiyorsa inancın teste tabi tutuluyor demektir. Hiç istemediğin bir yere gidip bir ömür boyu surat mı asacaksın yoksa tüm kararlılığınla bütün engelleri yıkıp geçecek misin?Sana tavsiyem, herkesten uzaklaş. Sıralaman iyiyse ille tıp yaz diyenler çıkacaktır. Kalem aldığım kırtasiyedeki abi bile tıp yaz tıp diye yırtınıyordu :) Sıralaman istediğin gibi değilse bile yine bir şeyler diyeceklerdir. Bilmem kimin çocuğundan bahsedeceklerdir çünkü bizim insanımız her konuda uzman(!).
Ne olursa olsun, karar senin. Onların dediğini yaparsan okuyacak olan sensin, onlar değil. Ben senin yalnız başına kalacağın bir yere gitmeni ve acele etmeksizin, uzun uzadıya düşünmeni istiyorum. Yanına bir kağıt kalem alıp düşüncelerini ona dökebilirsin. Hesap kitap yapabilirsin. Ne olursa olsun bunları kendin yap, kararını ver.
Bir sonraki yazının konusu: Tercihte birden fazla meslek yazmayı düşünenler için meslek tercihinden bahsedeceğim. Çevrenin tıp baskısından da söz edeceğim.
Bahsetmemi istediğin konuları buraya yorum olarak bırakabilir, Facebook sayfasından bana ulaşabilirsin.
Bir sonraki yazıya dek,
Sınavı-Yerim Anketini doldurmayı unutma: TIKLA
2023'te hayatını minimum %30 daha iyi hale getir. Okumak için tıkla →
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSelamlar Hocam,
YanıtlaSilsınaviyerim.blogspot sitenizde ''Tekrar mı hazırlansam?'' başlıklı konunuz da durduğunuz hususlar benimle epey bir alakalı olduğu için size yazma gereği duydum, yardımınıza ihtiyacım var..
Öncelikle blog'u yaklaşık 1 haftadır takip ediyorum, tüm yazılarınızı büyük bir zevkle okuyup önemli kısımları not aldım.
Bu sene sınava girdim ve sıralamamdan memnun değilim, aslında ''YGS'den sonra ''artık bitti'' demeyip aynı kararlılıkla devam etseydim böyle olmayacaktı belki. Bunun bir pişmanlığı var elbette. Fakat artık dediğiniz gibi ''Ona buna dertlenmek işe yaramaz, bin dert bir sorun çözmez...''
Seneye tekrar sınava girmek istiyorum, ve içimde gerçekten inanılmaz derecede bir çalışma isteği var. Çalışmayacağımı bilsem tercih yapar geçerim zaten çok problem değil..
Velhasıl probleme geçecek olursak ailemin sizin de dediğiniz gibi ''yaz kurtul, seneye daha zor olacak, 2.öğretimi tutuyor en azından'' gibi söyleyişleri ve üstelik dershanedeki rehberlik hocamın ''ha antalya ya gidip okumuşsunuz, ha istanbulda ne farkedecek'' gibi söylemleri üzerimde bir baskı oluşturuyor.
1 sene bana müddet verin, 1 seneyi en iyi şekilde değerlendirip hedeflediğim üniversite + bölümü kazanacağım desemde, güvenmiyor, inanmıyorlar..
Tabiki eğer istersem kalmamda bir sıkıntı yapmayacaklarını biliyorum, fakat o baskının seneye haddinden fazla olacağını tahmin edebiliyorum..
Benim sıkıntıma gelecek olursak bu tür şeyleri kafama ciddi manada takıyorum, en ufak söz, söylem kafamı allak bullak ediyor, direk kopuyorum
ve odaklanamıyorum. (ders olsun, önemli bir uğraş olsun)..
Bunun için kulak tıkacı mı tavsiye edersiniz..
yoksa bu işin uzmanı psikologlar, psikiyatristler mi dersiniz.. bir iki bir şey yazarsanız çok memnun kalırım.. Teşekkürler..
Ben bu yıl gerek "nasıl olsa yetişir"düşüncesiyle gerek zamanı kullanamadığımdan dolayı yapabileceğimden çok daha düşük bir puan ve sıralama yaptım.Hedeflediğim yerlerden hiçbiri tutmayacağı için de bir sene daha hazırlanmaya karar verdim.Hedefim ise 10-20 bin aralığı.Ygs'ye kadar olan süreçte nasıl bir çalışma yapmalıyım? Ygs çalışmasına ek olarak LYS için nasıl bir yol izlemeliyim yardımcı olursanız sevinirim
YanıtlaSilSelamlar!
YanıtlaSilYazınızı gördüm ve size yazmadan geçmek istemedim şuan YGS&LYS'ye hazırlanan 12. sınıf MF öğrencisiyim netlerim 80-105 arasında değişiyor. Bazen düşünmekten kafayı yiyecek duruma geliyorum sanki yetersizmiş gibi hissediyorum. Bazen oluyor ki çalışma sürem 5 saati buluyor bazense 1-2 saat sonra sıkılıyorum. Bu yetersiz düşünme sorununu nasıl aşabilirim ve siz bu tarz şeyler yaşadınız mı?
şimdiden teşekkürler!
Selamlar!
YanıtlaSilYazınızı gördüm ve size yazmadan geçmek istemedim şuan YGS&LYS'ye hazırlanan 12. sınıf MF öğrencisiyim netlerim 80-105 arasında değişiyor. Bazen düşünmekten kafayı yiyecek duruma geliyorum sanki yetersizmiş gibi hissediyorum. Bazen oluyor ki çalışma sürem 5 saati buluyor bazense 1-2 saat sonra sıkılıyorum. Bu yetersiz düşünme sorununu nasıl aşabilirim ve siz bu tarz şeyler yaşadınız mı?
şimdiden teşekkürler!